25 Mart 2014 Salı

BİR MUCİZEYE TANIKLIK ETTİM

Denilir ki; bir kedi aslan kadar güçlüdür düşmanlarıyla savaşmak için. Öldürücüdür darbesi. Köşeye sıkıştığında; direk şah damarına saldırır  ve bir leopar kadar da hızlıdır; gerektiğinde kaçmak için. Bir tek şey onu savunmasız hale getirip zırhlarını indirmesine sebep olur. O da sevgiyle dolu bir dokunuş. Artık ondan sonra savunmasızdır.

"Onca zaman eve kedi almamak için direndin, bak 7 tane birden oldu" diyor Mücahit Abi. Cemile Abla'nınsa ağzı kulaklarında; "en sonunda böyle bir duyuguyu da yakından tadacaksın" diye.

Tanem (İran kedisi) benim kedilerle ilk ve en uzun yakınlaşmam oldu. Sarılıp öpüşmelerimiz, boğuşmalarımız, daha çok beni sev şeklinde önüme atlamaları ve benim yanına uzanıp onu okşamalarım meşhur olmuştu. Yine de bir kedinin evde olması fikri gerek kendi gerekse kızımın sağlığı için hep uzak bir seçenek olarak tutulası olmuştu. Zaman ne gösterecek bilmiyorum ama 6 yavrucağın dünyaya gelişi beni ne denli sevindirdi, ne denli heyecanlandırdı anlatmaya sözlerim yetmiyor. Tanem dışında bir kediye hatta kedilere içimin bu denli ısınacağını, kıpır kıpır hissedeceğimi düşünemezdim.

Hayatımda yaptığım en zor şeylerden biri bu yavrucakları bir başkasına vermek olacak sanırım. Vermek zorunda olduğumu da biliyorum; zira annenin 6 yavrucağı birden besleyebilmesi mümkün gözükmüyor. :( En kısa zamanda kolları sıvayıp yavrucaklara doğru sahipler bulmalıyım.

Sanırım ben yine aşık oldum. Bu sefer çiçeğe, böceğe, mimari esere, doğaya, insana...vb değil; kedilere...












































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder